6 Eylül 2012 Perşembe

SURETLER


“Kendinize bir bakın. Koltuklarınızdan kurtulun, kalkın ve aynaya bir bakın. Tanrı'nın sizi nasıl yarattığını görün. 
Hayatımızı, makineler aracılığıyla yaşamak için yaratılmadık…”

 Filmin başında duyduğumuz bu sözler ilk olarak aklımıza bilgisayarı getiriyor. Derken bir de bakıyoruz ki ortada çok daha kötü bir 
durum var. Bilgisayar bağımlılığının da ötesinde bir durum için söyleniyor bu sözler. 
 Bilim kurgu sinemasının en güzel örneklerinden biri olan bu filmde, insanlar dışarıya çıkmıyorlar.Kendi yapmış oldukları suretleri
 onların yerine dışarı çıkıyor ve onlar da evlerinden suretlerini yönlendiriyorlar. Kumanda sistemiyle suretlerini yönlendiren 
insanlar, suretlerinin yaşadığı her şeyi kendileri yaşamış gibi hissediyorlar. Bu sistemin kurulmasındaki asıl amaç ise insanın hiçbir 
tehlikeye maruz kalmadan yaşamını sürdürebilmesi.
  Bir yerden sonra gerçekten böyle bir şey olabilir mi diye de düşünmeye başlıyoruz. Filmi izledikçe anlıyoruz ki , yazar bize böyle 
ütopik bir hikayenin içinde aslında kendi hikayemizi göstermeye çalışıyor. Sosyal ağlarda kendimize bir profil çizip sonra
o profildeki gibi olmak için uğraşıyoruz. Yani en azından yazarın bize anlatmaya çalıştığı bu. Şimdi içinde bulunduğumuz zamanı
düşününce, filmin hikayesi daha da tanıdık gelmeye başlıyor. Sanki orda yaşananlar bilim kurgu değil de yakın zamanda dünyanın geleceği
durummuş gibi düşünmeye başlıyoruz.
  Bir yandan biz bunları düşünürken filmin ilerleyişinde de bir değişiklik oluyor ve bütün suretler kayboluyor. İnsanlar oluşturdukları
hayal aleminden gerçek dünyaya hızlı bir düşüş yaşıyorlar. Uzun zamandır hayatlarını makinalar üzerinden, suretlerini yönlendirerek 
yaşayan insanlar gerçek hayata alışmakta epey zorlanıyorlar.
  Film bittiğinde aklımızda kalan soru ise ''Acaba gerçekten kendi hayatımızı mı yaşıyoruz,yoksa suretimizin
hayatını mı?'' oluyor.

0 yorum:

Yorum Gönder


Free Blog Templates